30 Kasım 1925.
Tekke, zaviyeler ve türbeler kapatıldı. Öyle ya toprak reformuyla feodal ağalığın, halkın aydınlanmasıyla dinsel ağalığın Cumhuriyette artık ne yeri vardı ki!.. Bu tarihi devrimi yapan Cumhuriyet’in 2 Numaralı Kanunu’ydu. Adı Hıyaneti Vataniyye idi.
Bu kanun, 1920’de Ankara Hükümeti otoritesine karşı gelenler için çıkarılmıştı. Saray ve Saltanat’ın otoritesine bağlı kalıp Ankara hükümetinin emirlerini dinlemeyenler çok ağır bir şekilde cezalandırılıyordu, üst ceza idamdı.
ŞEYH SAİD İSYANI SONRASI TEKKELER KAPATILDI
1925 yılında tarikatın o dönemdeki en ünlü Şeyhi Sait, Diyarbakır’da isyan çıkartınca, önce isyan bastırıldı, ardından kanuna ek bir madde bağlanarak ve ‘halkın kutsal din duygularının suiistimal ederek devlete karşı örgütlenmek suç sayıldı. Suçun adı Vatana İhanet, cezası ise yine idam oldu. Akabinde de tarikata bağlı tekkeler, türbeler, zaviyeler kapatıldı.
ÖZAL DÖNEMİNDE HIYANETİ VATANİYE KANUNU KALDIRILDI
Ama sonra… Menderes hükümeti döneminde yeniden açıldı. Ardından Özal hükümeti döneminde Hıyaneti Vataniye Kanunun kaldırıldı, yerine Terörle Mücadele Kanunu çıkarıldı. Yapılan bu değişikliklerle “halkın kutsal din duygularını suiistimal ederek devlete örgütlenmek’ suç olmaktan çıkarıldı.
Bugün sorsak kimse hatırlamaz bu kanunu, günümüz Türkçesi ile adı; Vatana İhanet Kanunu… Bir zamanlar vardı bu kanun, hatta Şeyh Said, Ağrı ve Tunceli isyanlarını çıkaranlar bu kanuna göre yargılanmış ve yine bu kanuna göre cezalandırılmışlardı. Ama şimdi yok…
KUTSAL DİN DUYGULARI ÜZERİNDEN SİYASET
Bilindiği gibi vakti zamanın birinde siyasi iktidara yönelik Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açılmıştı. Sebep neydi? Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak!.. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak demek, din üzerinden siyaset yapmak ve bu amaçla örgütlenmek demekti. Yargılandı ve mahkum oldu. Verilen ceza, siyasi partilere yapılan devlet yardımının yarısının kesilmesiydi.